‘Çevreci ürün’ aldatmacası

2dk okuma

Satışları düşen tekstil sektörü perakende satışlardaki hareketliliği canlandırmak üzere yeni bir yöntem buldu; çevreci ürünler olarak bilinen eko etiketli ürünler... Bu ürünler bazı markalar için yeni yatırım stratejisi olurken, bazıları için ise  pazarlama taktiği haline geldi. Organik pamuk ve doğal boyalar kullanılarak üretilmesi gereken bu ürünler, gerekli hassasiyetlere uygun olarak üretilmemesine rağmen ‘eko ürün etiketi’ altında satılıyor. Peki tüketiciler ne yapmalı? Konunun uzmanları Hürriyet’e anlattı.

Haberin Devamı

Sürdürülebilirlik, sektörlerden bağımsız olarak hayatın gerçeği haline geldi. Her alanda yaşanan dönüşümden tekstil sektörü de nasibini aldı. Sektörde çevre dostu malzeme ve üretim süreçleriyle üretilen ve uzun denetimlerle alınan ve ‘çevreci ürün’ olarak bilinen ‘eko’ etiketli ürünler öne çıkmaya başladı. Organik pamuk, bambu, kenevir, geri dönüştürülmüş polyester ve doğal boyalar gibi materyallerle üretilen bu ürünler, doğaya daha az zarar veriyor, geri dönüştürülebilir ya da biyolojik olarak çözünür malzemeleri içeriyor. Bu şekilde üretilen ürünler de ‘Ekolojik Çevre Etiketi’ ile satılıyor. Bu alana yönelik artan tüketici ilgisinden yararlanmak isteyen kimi firmaların ise bu etiketi ürününü satmak için bir pazarlama taktiğine çevirdiği; ‘eko ürün’ etiketi altında hem doğaya zarar verip hem de tüketiciyi aldattığı belirtiliyor.

YÜZDE 10 DAHA PAHALI OLMALI AMA...

Haberin Devamı

Sektör temsilcileri, aslında yüzde 10 daha pahalı olması gerekirken daha uygun fiyatlara satıldığını belirttiği bu ürünlere yönelik, tüketicinin ilgili firmayı, tüketiciyi koruma departmanlarına şikâyet etmesi gerektiğine dikkat çekti. Uzmanlar, bu kapsamda yapılacak bir düzenlemeyle tüketici haklarının daha sıkı korunması gerektiğini savunuyor.

‘PAZARLAMA TAKTİĞİ’

TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat’a göre sürdürülebilirlik süreçlerini ihracatçılar çok uzun yıllardır müşterilerin denetimleri sayesinde yapıyorlar.

Sürecin özellikle pandemi ile birlikte çok daha hassas bir hale geldiğini anlatan Fayat, “Gelişmiş ülkelerde özellikle Orta ve Kuzey Avrupa’da yüzde 30 oranında etiketlere gerçek bilgiler yazılıyor. Tüketiciler de bunun farkında. Gelişmişlik düzeyi azaldıkça bu oran aşağı doğru iniyor. Sürdürülebilirlik doğaya saygı gibi süreçler artık birçok markanın da kullandığı bir pazarlama tekniği haline geldi. Ürünlere talep artırdıkça markalar alana daha fazla yatırım yapmaya başladı” dedi. Fayat, “Hazır giyim sektöründe Türkiye’de sürdürülebilir ürünlerin hem sunumunu hem de talebi yüzde 20 diyebiliriz. Birçok sektörde olduğu gibi burada da manipüle edenler olabilir. Üründen şüphelenen bazı tüketiciler test laboratuvarlarına gönderiyor ama bu çok kolay anlaşılacak bir durum da değil açıkçası. Burada tüketicinin güvendiği markadan ürün alması daha sağlıklı bir süreç” diye konuştu.

Haberin Devamı

‘MARKANIN İNİSİYATİFİNDE’

Bu kapsamda bir ürünün izlenebilirliğini ortaya koyan bir kimlik oluşturulduğunu anlatan Eski Türk Giyim Sanayi Derneği’nin (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş, “Bazı ülkeler tüketici haklarını korumayla ilgili yasalarında sürdürülebilirlik kriterlerini uyguluyor, bazıları ise uygulamıyor. Bizim yasalarımızda sürdürülebilirlik konusunda yasal yaptırımlar olmadığı için bu markanın inisiyatifinde” dedi. “Kanununla bu kriterlerin takip edilebileceğine işaret eden Nakkaş. “Yapılan denetimler müşteri şikâyeti üzerine oluyor. Ticaret odalarının tüketiciyi koruma departmanları var. Alınan ürün gerçeğe uygun değilse müşteriler oraya şikâyetlerini bildirebilirler. İnternet üzerinden şikâyet başvurusu yapılabilir” diye konuştu. Bu konun çok hassas ve geleceği olan bir konu olduğunun altını çizen Nakkaş, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bununla ilgili bizim kendi ürünlerimizde yaptığımız denetimlerde ekstra bir maliyet hesabımız yok. Türkiye’de dernekler bu konuda istatiki veri araştırması yapmalı. Nüfus kağıdı dediğimiz bu çalışmaları artık dünya standartlarının üstündeki ciddi markalar talep eder vaziyete geldi. Tüketiciler olarak aldığımız etiketlere pek bakmıyoruz. Tüketicinin burada çok bilinçli olması gerekiyor.”

Haberin Devamı

BİLİNÇLİ TÜKETİCİLER NE YAPMALI

Haberin Devamı

Ürünün üzerinde yazılmış olan talimatla ürünün gerçeğe uygun olup olmadığını kontrol etmeli.

Haberin Devamı

Verilen bilgiler ürünle uyuşmuyorsa tüketiciyi koruma heyetlerine şikâyette bulunmalı.

‘SERTİFİKALARDAN ANLAŞILIYOR’

Peki, tüketici bir ürünün gerçekten eko ürün olup olmadığını nasıl anlayacak?

Türkiye’de sürdürülebilirlik denetimi yaptırmak firmaların kendi inisiyatifine bağlı. Ürünleri inceleyen, uluslararası akreditasyona sahip söz konusu test ve sertifikasyon kuruluşlarının ve laboratuvarların sayısı bilinmiyor. Bu denetimleri yapan uluslararası test ve sertifikasyon kuruluşlarının başında ise Türkiye’de GOTS (Global Organic Textile Standard), OEKO-TEX® Standard 100, BSCI (Business Social Compliance Initiative), ISO 14001, Bureau Veritas, SGS, Intertek, TUV Rheinland geliyor.  Tüketicilerin, eko-tekstil ürünlerinin gerçek olup olmadığını anlamak için etiketin üzerinde bulunan sertifikalara ve markaların şeffaflıklarından anlayabileceği belirtiliyor. Bu etiket ve bilgiler, ürünlerin gerçekten çevre dostu olup olmadığını anlamakta yardımcı oluyor. Üretim süreci, ambalaj, fiyat ve kalite, yıkama talimatları gibi bilgiler ise belirleyici oluyor.

Haberle ilgili daha fazlası: